Devrim mi yoksa evrim mi?
Bugün Endüstri 4.0 tüm dünyada pek çok şirkette çoktan iz bıraktı – ve işte hâlâ ayakta. Dijitalleşme Çağı, mikro fabrikalarda yalnızca birkaç saat içinde özellikli kıyafet üretimi veya ağ tabanlı sistemlere ve veri analizine dayalı maliyet optimize, otomatik kontrollü üretim biçiminde kendini göstererek tekstil sektörüne de ulaştı. Aynı zamanda dijitalleşmenin ilerlemesinin önünü tıkayan bazı zorluklar da var – veri koruma ve veri güvenliği bunlardan yalnızca ikisi.
PricewaterhouseCoopers (PwC) danışmanlıktaki analistler hayran kaldı: 2016 yılındaki araştırması ‘Endüstri 4.0: Dijital teşebbüslerin kurulması’, tüm dünyada pek çok şirketin hâlihazırda dijitalleşmeyi son derece ciddiye aldığını ortaya çıkardı. 26 ülkede, dokuz endüstri sektöründen katılım gösteren 2.000’den fazla şirket, çalışmanın yapıldığı 2015 yılında 2020’ye kadar gelecek beş sene içinde dijitalleşme oranlarını ortalama yüzde 33’ten yüzde 72’ye artırmayı planlıyordu. Bunu başarmak için bu teşebbüsler cirolarının yaklaşık yüzde beşini yatırım olarak kullanmayı planlıyor – yıllık 907 $ Amerikan Doları’na eşdeğer bir miktar. Karşılığında yüzde 3,6’lık maliyet tasarruf ve satışlarda yıllık ortalama yüzde 2,9’luk bir büyüme bekliyorlar.
Dijitalleşmeye devasa yatırım
Bu eğilim yalnızca endüstriyel şirketlerde değil, aynı zamanda büyümekte olan ekonomiler ve gelişmekte olan ülkelerde de açıkça görülmekte – bununla birlikte PwC’nin araştırması farklı hedefleri birbirinden ayırmayı başarıyor. Almanya, İskandinavya ve Japonya’da asıl önemli olan operasyonel verimliliği ve ürün kalitesini genişletmektir. ABD’de işletmeler esas olarak yeni iş modelleri geliştirme ve dijital ürün ve hizmet yelpazelerini genişletme planı yapmaktadır. Çin, emek yoğun üretim proseslerinin otomatik hâle getirilmesi ve dijitalleştirilmesinin sonucunda fayda sağlamayı umuyor.
Çalışma, şirketlerin önündeki zorlukların her şeyden önemlisi, personelin dijital konularda kalifiye hâle getirilmesinde veya uzman çalışanların işe alınmasında ve uygun bir şirket içi organizasyon ve ‘dijital kültür’ tesis edilmesinde yattığını öngörüyor. Bu, planlamayı iyileştirmek ve optimize etmek ve dolayısıyla Endüstri 4.0’ın tam potansiyelinden istifade etmek amacıyla veri analizinin kullanılması için gereklidir.
Tekstil Endüstri 4.0: mevcut durum
Dijitalleşme aynı zamanda tekstil endüstrisinde de bir devrim yaratıyor: müşteriler bugün hâlihazırda İnternet üzerinden özellikli kıyafetleri yapılandırıp sipariş verebiliyor ve çok kısa sürelerde teslim edilmesini sağlayabiliyor. Üretim ve lojistik prosesleri gelecekte geniş kapsamda otomatik ve öz denetimli olacağından bu üretim biçimi de üreticiler için giderek daha kârlı bir hâl alıyor. Bununla beraber tekstil uzmanları bu devrimi daha çok bir evrim olarak görüyor: bu vizyonları hayata geçirmek için şu anda hâlâ sıklıkla kalifiye iş gücü, karşılıklı ağ kurma ve disiplinlerarası iş birliği eksikliği yaşanıyor. Tüm değer zincirinin dijital olarak kapsandığına bakıldığında tüm halkalar henüz Endüstri 4.0 için yerinde değil: Çin’de dikiş fabrikaları olabilir ama Etiyopya veya Macaristan’da henüz bunlar yok. Ve tekstil endüstrisi de bu yüzden her şeyden önemlisi sektöre özel çözümler gerektiriyor.
Bunların imkan dahilinde olduğu gerçeği aynı zamanda çok daha fazla Endüstri 4.0 öncüsü tarafından gözler önüne seriliyor. Gerçek anlamda tamamen otomatik Speedfactory’de Adidas, satış noktasında müşterinin bir iplik fabrikası analizinden sonra, bir kaç ay yerine birkaç saat içinde 3D baskı yoluyla spor ayakkabılarını tasarlayabiliyor ve kısmen üretebiliyor. Mikrofabrikasıyla Deutsche Institute für Textil- und Faserforschung Denkendorf (DITF/ Denkendorf Alman Tekstil ve Fiber Araştırma Enstitüleri) gözetimi altındaki şirketler, 3D modellerin yardımıyla yarım günde süveter ve tişört üreterek tek bir parti boyu için bile bir entegre üretim zincirinin kıyafet çalışmaları için ne kadar özellikli ve kârlı olduğunu gözler önüne seriyor. Söz konusu proje, Endüstri 4.0 çözümlerinin gerektirdiği bilgi birikimi alışverişi ve teknoloji transferinin harika bir örneği olabilir. Ve geleneksel seri üretimden farklı, daha esnek, daha müşteri odaklı iş modellerini mümkün kılar. Tanınmış ve seçkin Alman üniversitesi RWTH Aachen, benzer bir yaklaşımı takip ediyor. Textiltechnik’in (ITA/Tekstil Teknolojisi Enstitüsü) bünyesinde barındırdığı Dijital Kabiliyet Merkezi (DCC) adı verilen bir Öğrenme Fabrikası 4.0’da dijital dönüşümün ağ tabanlı bir tekstil proses zincirine dayalı olarak ve diğerleri ile birlikte yardım sistemleri kullanılarak nasıl başarılı olabileceğini gözler önüne seriyor.
Tamamen ağ tabanlı tekstil fabrikası yolunda
Ve bununla tüketici ürününden gerçek üretime ve en nihayetinde tekstil makinesi üreticilerine geçiyoruz. Onlar da dijitalleşmeye odaklılar ve tüm endüstrinin gelişimini ileri taşımak için yoğun bir çaba sarf ediyorlar. Ama seri üretime yönelik tekstil makineleri üreticileri bile dijitalleşmeyi gözden geçiriyor. Gelecek senaryosu: tekstil üretimi – tedarik zincirinden sevkiyata kadar – tamamen ağ tabanlı Fabrika 4.0’da otonom bir şekilde kontrol edilir. Üretilen ürün, yerleşik sensörleri kullanarak prosesleri kendi kontrol eder ve izler. Üretim veya sipariş durumu her zaman bilinir, ham maddeler otomatik olarak yeniden sipariş edilir, üretim prosesinin ayrılmaz birer parçası olarak aşınma ve bakım planlaması yapılır ve hatalı prosesler belirlenir, giderilir veya görüntülenir. Bu maliyetleri kısar, üretim hatlarını daha esnek hâle getirir ve aksama sürelerini ve atığı azaltmaya yardımcı olur. Bunun için makine imalat sektörü bununla paralel bir şekilde kablolu veya kablosuz bağlantılar kullanarak iletişim kurma becerisine sahip, akıllı ve İnternete erişim olan üretim sistemleri sağlamalıdır. Bu, kullanılan tüm sistemler arasında arayüzler ve devasa miktarda verinin gerçek zamanlı derlenmesini, yönlendirilmesini ve değerlendirilmesini gerektirdiğinden hiç de kolay değildir.
Bu yolculukta ilk adımlar, hâlihazırda ilk öncülerden biri olan Oerlikon tarafından atılmıştır. Proses izlemesi için Tesis Operasyon Merkezi (POC) ile Oerlikon Barmag, örneğin, var olan üretim verilerinin bir merkezde derlenmesini ve bu verilerin kullanıma sunulmasını mümkün kılmaktadır. Şanghay, Çin’deki ITMA ASIA + CITME 2018 vesilesiyle şirket ayrıca, yapay zeka kullanılarak tanı desteği ve yardım sunmanın yanı sıra hatalı modelleri belirlemek için – tasarlanmış bir geliştirmenin vadettiği geleceği gözler önüne serdi. Hâlihazırda Oerlikon tarafından öngörücü bakım konseptlerini destekleyen ve spin sistemlerinde 360 derece sanal turlara olanak sağlayan karma gerçeklik gözlüklerinin (Microsoft HoloLens) kullanımına başlandı. Oerlikon Manmade Fibers segmenti, Ürün Yönetimi Başkanı Markus Reichwein, "Piyasa, üretim verilerini daha hızlı ve daha kârlı bir şekilde derlemek için giderek daha fazla akıllı makine teknolojileri arıyor. Ve biz bu trendin üzerine eğiliyor ve yeni, dijital bir boyutta çözümler sunuyoruz" diye açıklıyor.
Dijital vizyonlar çalışanların kalifiye hâle getirilmesini gerektirir
Dijital vizyonlar, tüketicilerin tekstil ürünlerini daha büyük bir oranda ortak bir şekilde belirleyebildikleri bir geleceği işaret ediyor. Daha küçük parti boylarını da kârlı hâle getirecek yeni iş ve üretim modelleri ortaya çıkıyor. Bu bir kez daha yüksek ücretli ülkeleri üretim tesislerine çekecek. Ancak uzmanlar, akıllı, büyük bir bölümü otomatik fabrikaların insanlardan tümüyle vazgeçemeyeceğini öngörüyor. İnsanlar, bununla birlikte, yeni ortaya çıkan meslekler bağlamının bir parçası olarak başka vazifeler üslenecektir. Bu bağlamda çalışanların kalifiye hâle getirilmesi ve dijitalleşmenin sunduğu fırsatlarla ilgili olumlu (veya olumsuz) düşünceleri, tekstil endüstrisinin kendi dijital geleceğine doğru nasıl kaymaya başlayacağında belirleyici olacaktır. Ve veri koruma ve veri güvenliği, Endüstri 4.0 olan bu devrimin hızını yavaşlatabilecek pek çok soruyu tartışmaya açıyor. En nihayetinde pek çok şey, tekstil şirketlerinin kendisine ve dijitalleşmenin sunduğu fırsatları kucaklama ve kendileri ile birlikte çalışanlarını buna hazırlama becerilerine bağlı.